30 Mart 2013 Cumartesi

İdeal İmaj


           Populer Psikiyatri dergisinin bu ayki yayınında 'İdeal İmaj' başlıklı yazıdan kendi yorumu mu da katarak biraz bahsetmek istiyorum.

            Zihmimizde yarattığımız bir imajımızın olup olmadığını sorgulayarak başlıyor yazı...Yok derseniz soruyor:
              --Emin misiniz?
         
              'Nevrotik dürtülerle baş başa kaldıysan onlar sana ne olman gerektiğini söylerler. Dürtülerinin buyruğuna göre ne olman gerektiğini düşünüyorsan ve öyle olduğuna inanıyorsan,hele üstüne birde böyle bir durum yoksa oluşturduğun bilinçsiz imajın hayırlı olsun... Aslında senin kabahatin yok bu işte.Asıl suçlu hayatımıza nasıl girdiğini bilmediğimiz 'imaj' kavramı....'
           
                   Yazının devamında imajımızı çevremizdeki çok güzel, çok yakışıklı , çok başarılı, çok havalı vs.. olduklarını düşündüğümüz insanlardan etkilenerek oluşturduğumuzdan bahsediyor.Dizideki kızın saçı gibi olmalıydı saçımız, orda ki yakışıklı delikanlının bindiği araba bizim olmalıydı,ya da o elbiseyi almalıydık,ilgi hep üzerimizde olmalıydı, herkes gibi sınırsız özgürlüklere sahip olmalıydık.Herşeyin en'i bizim olmalıydı.Fark edilmeliydik ve fark edildiğimizin farkında olmalıydık....

                  Mevlana'nın sözüyle devam ediyor yazı:

                                      'İnsan aradığı şeye bakılarak değer biçilir'

                   'Yoksa birilerinin sana dergilerde sunduğu,ekranlarda gösterdiği,bilbordlarda zihnine naksettiği şeyi aradığını mı zannediyorsun.Kendin olmak yerine nevroz teorisinin bir kurbanı olduğunun farkında değil misin? İdeal imaj aslında kendimizi nasıl gördüğümüz ve içimizde olanı ,başkalarına nasıl göstermek istediğimizle ilgilidir.'

                    'İnsan gözdür,görüştür gerisi ettir.İnsanın gözü neyi görüyorsa , değeri o kadardır ' Mevlana


                Kıssadan hisse:) Yazı 'Neyi göreceğinize siz karar verin? ' demiş ve bitirmiş. Benim bu yazıdaki en özet cümlenin 'fark edilmeliydik ve bunun da farkında olmalıydık' olduğunu düşünüyorum. Herkes fark edilmek ister fakat bunun sınırı geçildiğinde bu hastalığa dönüşür.Hadi bakalım sorgulayalım kendimizi bizim imajımız nasıl,nasıl oluşturduk,nasıl gösteriyoruz?

                Kolay gelsin:))

Hasta olunca ıhlamur ve bol C vitamini....





Nazar

Walla, ne diyeyim,,elemtere fis kem gozlere sis:)) nazar degdi bir hastayim bir hastayim ki gozumu acamiyorum:(


28 Mart 2013 Perşembe

Bir ömür boyu

   

           Eşimin bana yazdığı şiiri takdim ediyorum. Blogun için şiir yazacağım demişti , açıkçası hiç beklemiyordum:) Neyse ki şiir blog'a değil bana yazıldı:) Şaka bir yana , çok teşekkür ederim, bayaa etkilendim.... eline gönlüne,kalbine sağlık....Bir ömür boyu......


İlk Heyecan Bir Ömür Boyu

Yirmi yaşlarında iki insan
Bir kasım akşamı,sisli perdesi açılır Ankara’nın
İlk bakışın masumluğu bırakır aşkın zehrini
Azar azar işledikçe gönle
Kopması imkansız, içiyorum aşkını içimde
Her sene Kasım’da gelince yıl dönümü
Açık bırak pencereni gülüm, hiç kapama gönlünü
İlk defa ve senle bir ömür boyu





27 Mart 2013 Çarşamba

Baharlik etekler geldiii:)

Evet bastan asagi ben diktim.potluklari kayinvalidem duzeltti kabul ediyorum ama ,benim gibi bir becerisizden ancak bu kadar:p biri bana biri duru'ya....




Resimler düz dönmemiş:)telefondan mı ki? Ya da ben ters bir insan olduğum için resimler de mi ters?:)) Yeni moda böyle diyelim bari:)))

25 Mart 2013 Pazartesi

Oyun hamuru yapimi

Degisik tarifler var tabii ancak ben o kadar zaman harcamiyorum.Benimki 2-3 gun gidiyor.Zaten az yaptigim icin kalmiyor da yarisi yeniyor :) kurutuluyor vs.. Evde yapilan tarif basit.Un,su ve gida boyasi...iyi eglenceler:)



24 Mart 2013 Pazar

YGS

 YGS'ye giren herkes emeğinin karşılığını alır inşallah.Bugün eşim de bu sınava girdi.Tekrar üniversite de okumak istiyor.Eğitim şart:)) Destekliyoruz...Öncesinde pikniğe falan götürülür ya bende daha önce başka bir şubesini beğenmediğim Günaydın Et Lokantasına götürdüm:)).Bu sefer Panora şubesine.Yani kendisi tercih etti:))Burası süper,yemekler ilgi alaka...Birde ben öbür şubenizi beğenmedim dedim,daha çok ilgilendiler galiba:))Resim çekemedim sadece 1 adet telefondan oda:( Makinamı götürmedim.Çünkü ben biraz manzara fotografı çekmek istiyorum.

Geçenlerde bir aile dostumuzla konuşurken,aslında çocukların lüks gezmelere ihtiyacı olmadığından bahsedip,Aslı'ya metro ya binip binmediğini sordu.Cevap:hayır

Doğru söylüyordu,otobüse bile sayılı binmiştir,Kızılayı hiç görmedi.Bende ilk seferde metroyla yolculuk,sonrasında Kızılay turu yapacağım.Bugün pazardan başladım.Çünkü biz çocukları bırakıp çarşı pazara gitmeyi tercih ediyorduk.Duru'yu alıp ilk defa pazara gittik.Ama o meyvelerden çok kuşlarla ilgilenmeyi tercih etti:))





22 Mart 2013 Cuma

Cocugunuz yemek yemiyormu?

Boyle yasamaya alisin:))



Saka bir yana ,tecrubelerime dayanarak soyluyorum,insanin genlerinde var intikam alma duygusu.hadi hafifletelim cocuklarda ki anneyi sinirlendirme,ilgiyi uzerine cekmek olsun. Ben bu konuda profesyonel yardim da aldim ancak sorun bende oldugu icin devam etmedi. Nasil mi?

1.sinirlenmeyin
2.zamaninda yemediyse bir sonraki ogune kadar birsey vermeyin
3.belirlenen yemek suresi gecince yemegi alin

6 ay mukemmel gitti,sonra aman bugun de boyle olsun,bugun de tatil cizgi filmle yesin derken bir bakmisin kazanilan aliskanlik kaybolmus. Ama su da bi gercek ki buyudukce zaten duzem ister istemez oturuyor. Sonuc olarak ilk cumlem gecerli,alisin:)))

Ahh Meltem sen ne arasin oralarda,merkeze tayin istesende versek cocuklari sana:( Bu arada biraz reklam yapayim,Meltem'in cocuklarla arasi cok iyi olup cok basarili bir ogretmendir. Kendisinin yazmis oldugu test kitaplari mevcuttur. Okumaz bu cocuk denileni okuttugu gibi yuksek basarilara da imzasini atmistir. Eger cocugunuzun bire bir ilgilenilmesine ihtiyaciniz varsa lutfen iletisim kurunuz

Iyi geceler

21 Mart 2013 Perşembe

Mor elbise




Uzaktan gelir Pepee'nin sesi
Üzerinde mor entarisi
Bebeğini uyutur ayağında
Ne yapsın öyle gördü teyzesi

Girmiş oyuncak sepetine
Eşlik eder ninniye
Yemişleri dağıtırken
Yandan bakar annesine
                                                                                                    Özi:)


                                                                                                   
                                                          Duriş'e elbise dikme çalışması:)
Biraz simetri hatası oldu ama robada:))Şimdilik tarz elbiselere geçmedik.Yakında...
                                     

                                                          








20 Mart 2013 Çarşamba

Yalnızlık

Resimlerime artık şiir eklemek istiyorum.Sevgili Meltem bana bu konuda yardımcı oluyor.Şiirlerinin devamını bekliyorum:)









İyi şeyler söylemek lazım:




Biraz önce sevgili arkadaşım Meltem bir şiir paylaştı,şiirine istinaden bende ona bir cevap yazdım.Evet  yakında Aşuk ile Maşuk olabiliriz:))

Evet önümüz bahardır biliyorum
Leylaklar açacak biliyorum
Kiraz da çıkacak yakında
İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
Sevgilim güzelim bir tanem biliyorum da
Şimdilik bağışla ,,,
                                  Turgut Uyar

 İyi şeyler söylemek için baharı bekleme
Gönlünün çiçekleri açsın kış ayazında
Bağışlarım şimdilik ama
Yazmaya gülümseyerek başla:))
                                             Ö.K.






19 Mart 2013 Salı

Bloglovin

<a href="http://www.bloglovin.com/blog/6102727/?claim=5sy5v7bvtab">Follow my blog with Bloglovin</a>

18 Mart 2013 Pazartesi

Pi'nin yaşamı 'Life of Pi'



 Bu başlık altında tabii ki Oscar'lık film The Life of Pi 'yi anlatacağım.Öncelikle şunu söylemeliyim; BU FİLMİ KAÇIRMAYIN

                               YAZIM BOL MİKTARDA SPOILER İÇERMEKTEDİR

Hindistan'da yaşayan pi, çocukluğundan başlayarak hayatı ve dinleri sorgulamaya başlar.3 dine birden inanmaktadır.Hem Müslüman,hem Hristiyan hemde Hindu'dur.

     --Şüphe yararlıdır.İnancı canlı tutar.Sonuçta test edilmeden inancın gücünü bilemezsin

Babasının hayvanat bahçesi vardır ve orda bulunan kaplan, pi'nin dikkatini çeker.Gizlice içeri girer ve 2 kafes demirinden birini açar. Kendisiyle kaplan arasında sadece demir parmaklıklar kalmıştır ki babası gelir.Kaplan gözlerini dikmiş sakince pi'ye bakmaktadır

      ----Hayvanların da ruhları var,ruhlarını gözlerinde gördüm
      ----Onun gözlerine bakınca,kendi duygularının yansımasını görüyorsun

Der babası ve bir keçi getirttirir.Parmaklıkların arasında ağzını uzatarak keçiyi yer kaplan...

Sonrasında babası hayvanat bahçesindeki hayvanları satmak ister.Gemiye hayvanlarla beraber binerler.Babası hayvanları uyuşturur çünkü gemi tutup kusmalarını istemez.İşte sonu düşündüren hikaye burda başlar.Pi geminin tepesindeyken fırtına çıkar .Gemi su alır,içeri girer ailesini bulamaz.Cankurtaran botuna biner.Filmin bu kısmında kısaca Pi; botta bir goril,zebra,sırtlan ve kaplanla yolculuğa başlar.Yolculuğun sonunda kurtulur ve tanrıya inancı olmayan birine hikayesini anlatır.Sonunda,

 --Kurtulduğumda geminin sigorta şirketinden adamlar geldi ve bana inanmadılar bende başka bir hikaye uydurdum

 Der ve hikayeyi anlatır...

 ---Aslında hayvanlar değildi bottakiler;annem, denizci, et suyuyla pilav yiyen adam gibi isimler sayar ve bu isimler o hayvanları temsil eder.Kaplan da kendisi olur.İkinci anlattığı hikaye daha gerçekçi ama ilk anlattığı hikaye de inanmak isteyeceğimiz türden...İşte ikilem burda başlar...Adam sorar:

---Hangisine inandın?
--Sanırım birinciye
--İşte Tanrıya inanmakta böyle birşey

Evet gelelim benim yorumuma, Film hakkında gerçekten söylenecek çok detay var.Aslında bu kadar düşünülmeli mi? bilemiyorum.Denizde kendi annesini yemiş ve dişini saklamış olabilir,kaplan adadan ayrılırken bakmıyor,burda kendisiyle yüzleşmiş olabilir,kaza raporunda kaplandan bahsediyor buda doğru olabilir,ilk yardım çantasında bulduğu kağıtta hikayeler uydurun diyor,bir senaryo olabilir....
Yani bunu anlamak,ip ucundan bir sonuca bağlamak zor.İnanması da zor:))Sonuç: Güzel bir film,görsellik harika.Keşke 3 boyutlu olarak gidebilseydim:( İyi seyirler:))

Alıntı:


yani, tanrıya inanmak bir seçim. doğuyoruz ve ölüyoruz. savaşlar görüyoruz, öldürüyoruz, aşık oluyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz... tanrının varlığı ise bir muamma. ne olduğu kanıtlanabilir, ne olmadığı. bu durumda iki hikaye var önümüzde:

birincisi; tüm bu doğumlar ölümler bi sebep için, aşık olmamız bi nedenden ötürü, sevdiklerimizi kaybediyoruz ve sabrediyoruz, tanrı istediği için, doğada olanların hepsi tanrının gözetiminde ve isteğiyle oluyor.

ikincisi; insanlar doğuyor, ölüyor ve hepsi bu kadar. dünya acımasız, sevdiğin birinin ölümünü izleyebilirsin. bunun tam anlamıyla bir sebebi yok. adaleti sağlayacak üstün bi güç yok. acımasız bir dünya ve sonrasında hiçlik. 

ve film soruyor, sen hangi hikayeyi seçiyorsun?
tanrı'ya inanmayı mı,
yoksa acımasız ve sahipsiz bir dünya'yı mı?





e

Çanakkale




                Biz Amerikalı'lar gibi bayrağımızdan don,paça yapıp giymiyoruz,neden?Çünkü biz binlerce şehit vererek bağımsızlık savaşından geçtik,bizim bayrağımız şehitlerimizin,gençlerimizin,çocuklarımızın kanıyla boyandı.Evet Atatürk'ün dediği gibi tarihini bilmeyen milletler,yok olmaya mahkumdur.Çocuklarınıza tarihi gerçekleri anlatın.Çanakkale'yi anlatırken Kınalı Hasan'dan Atatürk'e kadar eksiksiz anlatın.Ben Kınalı Kuzular dizisini,okulumda gösteri hazırlamak için temin edip izledim.Bu dizi yayınlanırken neden izlemedim? Diye de kendime kızdım.İnanın birçok film izledim Çanakkale ile ilgili ama bu kadar güzel hazırlanmış(konuyu işleme şekli bakımından) bir görsel görmedim.O sene hiç unutmuyorum lapa lapa kar yağarken bahçede,sanki o anları tekrar yaşıyormuşcasına duygulandık,hüzünlendik,ağladık, hatta hırslandık,bunları anlayamayan zihniyetler olduğu için...Gösteri çekimleri çok net değil ve o öğrencilerimden izin almadan yayınlayamam ancak dizinin bir bölümünü aşağıda veriyorum.Vakit yaratıp hepsini izleyin derim...

18 Mart 2016.. Ek
      Gösteriyi yaptığımız günü unutamıyorum evet.. O gün , benim bu anlamda yaptığım son gösteri oldu.. Neden ??? Nedeni söyleyeyim hemen, çünki bu anlamda yapılan çalışmalar anlamını yitirmeye başlamıştı.. Bir açılım uğruna birçok şeyden vazgeçmiştik.. Yeter ki , birliktelik bozulmasın, hep beraber dostça yaşayalımın tesellisi içindeydik... Oysa ki bizler İstiklal Marşı'nı duyduğumuzda gözleri yaşaran insanlardık...' Tarihi gerçekleri tambilmiyorsunuz ' diye eleştiriliyorduk belki... Çok derin bilgimiz yoktu elbet ama bir milletin tarihi destanlarıyla hafızada kalır.. Abartıdır, gerçek dışıdır belki ama onlara dokundurmayız... Savaşlar esnasında gizli anlaşmalar yapılır, bunlar kahramanlığa gölge düşürmez... Atatürk'e bu manada laf söyleyenlerin ,kimlerle nasıl anlaşmalar yaptığı, nasıl haince davrandığını, amaçlarının özgürlük olmadığını çok net görebiliyoruz.... Geçenlerde İskender Pala'nın bir konuşmasını dinlemiştim.. Konu Mevlena'ydı.. Bazı hikayelerin içerisine mistik havalar katıldığından bahsetti v devamında da ' Ben bir sakınca görmüyorum, anlatılırken süslemeler yapmak gerçeği saptırmak değil, okuyucuyu hikayenin içine iyice çekmektir' İşte benim anlatmak istediğim de budur... Destanlarımıza dokundurmayız... Ve o günden bu yana kaybettiğimiz silahlı, silahsız tüm şehitlerimizi sevgiyle ve saygıyla anmaya devam ediyoruZ.... Her seferinde 'bu son olsun' diyerek...'Biz' derken bu topraklarda kardeşce yaşamak için çaba sarfetmiş , hangi kökendenolursa olsun, bölmek yerine bir olmayı tercih etmiş tüm insanlardan bahsediyoruz... Sevgiler...

17 Mart 2013 Pazar

Asli'ya elbise

Sile bezinden Asli'ya elbise diktim,daha dugme alamadim,beden tam oturmadi o yuzden :))





15 Mart 2013 Cuma

Demleme Çay


          Bugün boğazım ağrıyor,buzhanede nöbet tuttum diyebilirim.Nöbet kötü,nöbet sinir bozucu,pis nöbet,git uzak dur öğretmenlerden:))) Benim bir tatlı bir de acı ilaca ihtiyacım var(Pepee'den alıntı) Gelelim boğaz ağrıyınca en kötü gelen şeylerden birine,çay....Ama ben çay içemezsem ruhum hastalanıyor,sırf çay içebilmek,onun tadını alabilmek için faranjit olmak istemiyorum:)))Bu arada ben böyle durumlarda himalaya tuzunu eritip burnuma çekiyorum,asıl sorun sinüslerden kaynaklanıyor,burun açılınca boğaz ağrısı da hafifliyor,geniz akıntısı olayı:) mıdır artık doktor değilim ama benim çözümüm ve önerim bu...

        Şimdi gelelim çay demlemeye.Herkesin zevki farklı tabii ama bir gerçek var ki,her gelen misafirim  demlediğim çayı beğeniyor.Demek ki ortalama bir damak zevki var.Çayı demliğe biraz fala koyup,demleme suyunu az koyunuz.Çayı bardaklara servis ederken az dem koyar,suyu bol koyarsınız:))Bunu biliyoruz diyenlere sesleniyorum,bir bildiğim var demek ki:)))

       Fincan,bardak,kupa..seçim size kalmış.Ben hepsini severim,yanlız fincan ince ve hafif olmalı.2 sene kadar önce Paşabahçe'den aldığım fincanları gelen misafirlerim çok beğeniyor,almak için gittiklerinde bulamıyorlar.O incelikte kalmamış:)))))Haydi afiyet olsun:)







14 Mart 2013 Perşembe

Mektup

Mektup yaz,şiir yaz yeter ki yaz.Bugün kendine yaz,sevincini kederini herşeyi yaz,istersen yırt sonra at,ama yeter ki yaz...



Kendisi bir şair,söz yazarı dolayısıyla...Belli mi olur:)))



12 Mart 2013 Salı

Vampires:))


    Vampir teması işlenen filmler genç kızlar arasında özellikle çok tutuyor:)))Bende pek severim hani....
Neden acaba?? demekten kendimi alamıyorum.Hemen hemen bütün film ve animeleri izlemişimdir herhalde.En favori film bu konseptte Vampirle Görüşme'dir.Oyuncu kadrosunu afişinde yazılı...






%80 konu şöyledir: vampir olan 2 adam,olmayan bir kız,ikiside bu kıza aşık...Yıllarca sürtmekten bıkmış,gerçek aşkı arayan delikanlılar,dünya da sanki sadece 1 tanecik kız kalmış gibi o özel kıza aşık olur:)) Bizde bunu izlerken aslında mutlak aşkı tanımlandırmış oluruz.O yüzden severiz. Güçlü,ölümsüz,yakışıklı her daim kızı koruyan,onun için hiçbir çıkar gütmeden her dediğini yapan kişi veya kişiler.......Bu film biraz farklıydı açıkçası.Kadrosu,oyunculuğu ve görselliği çok tatmin ediciydi.Ben bu filmi lisedeyken izledim ve film bittiğinde ağlamıştım,neden bitti? diye:))
 Alacakaranlık Serisini sevmedim.Filmi zaten çok başarısızdı bence.O yüzden son gelen neydi, ismini bile hatırlamıyorum,izlemedim.IMDB reytingi de düşük zaten,bu kadar nasıl tuttu anlamadım.Bir de hatırladığım Vampire Hunter var,onuda beğenmedim,çok duygusuzdu.Görsellik iyiydi ama,hepsi bir bütün olunca güzel oluyor işte:)İnanın animeler onlardan daha güzel.Hatta izlemeyenler için Vampire Diaries dizisini şiddetle öneririm.Gene iki delikanlı aynı kıza aşık,fakat dizi olduğundan, konu daha güzel işlenmiş.Daha detaylı ve herşey yeterli miktarda,yani kan ve şiddet anlamında söylüyorum:)) 



True Blood 'ın 1. sezonunu izledim,çok fazla açık sahneleri,kan ve şiddet vardı,sonradan çok daha iyi olduğunu duydum ama devam etmedim çünkü çok daha güzel başka dizler var,hepsine yetişemiyorum:)Bu arada bu dizideki aşılar gerçek hayatta evlendi:))



Blood Ties,Moonlight ve Angel harika dizilerdi.Sezonlarını tamamlayalı çok oldu...Hatta ikisi devam bile edemedi:(




Bu yazının devamı gelecek.Çünkü yetmiyor gerçekten,hepsi ile ilgili bişeyler yazmak istiyorum.Ama benim en sevdiğim anime Vampire Knight.  2 sezon oynadı ,bugün baktım forumlara Nisan'da 3.sü geliyormuş.Bende hemen yazayım dedim...Ben bu animeler sayesinde bir ara Japonca'yı söküyordum nerdeyse:)) Gerçekten baya bir kelime öğrenmiştim.Konusunu hiç anlatmıyayım çok güzellll:))) Eğer biraz ilginiz ve vaktiniz varsa kesinlikle izleyin derim, dizinin muhteşem müziği...














11 Mart 2013 Pazartesi

Şiir Defteri

   Babamın gençken tuttuğu şiir defterini buldum bugün.Ben küçüklüğümden beri okurum bu şiirleri,kendi yazdığı şiirler de var,onları belki sonra yayınlarım.Çizimler de babama ait....


                             















9 Mart 2013 Cumartesi

Cumartesi Akşamı


Bu haftaki mekanımız Butcha.Geçen sene Çayyolunda bir balık restoranına gitmiştik.Tam Butcha'nın karşısında.Çok değişik bir yere benziyordu,içeride buzluklar ve buzlukların içinde donmuş etler...Nasip bugüneymiş,yanlız biz Tepe Prime'daki şubesine gittik.Hayatımda yediğim en güzel Burger diyebilirim.Karşısına da Mickey's açılıyor.Orada benim favorim ama bu gerçekten çok iyi.İsterseniz kasap bölümü var dediğim gibi,etinizi de alabiliyosunuz.Her çesit içecek de mevcut.Ben genede gidecek olursanız Çayyoluna gidin derim,o buzluklar Dexter dizisini hatırlattı bana çünkü:) Diziyi bilmeyenler için açıklıyayım,Dexter  insan öldürmekten zevk alan,kendini zor dizginleyen bir adamdır.Üvey babası polistir ve onun bu davranışını küçükken ölmüş hayvanlardan fark eder.Bundan vazgeçmeyeceğini anlayınca Dexter'a nasıl iz bırakmadan cinayet işleneceğini öğretir ve bunu kötü insanları öldürmek amaçlı kullanmasını sağlar.Dexter artık criminal labında çalışan ve boş vakitlerinde şuçluları öldüren bir adamdır:))) Ne alaka demeyin işte benim bakış açımdan görüntüler:))Kasap reyonu görüntülerini internetten aldım,diğerleri benim







Menü güzel tabii,kendinize güveniyorsanız,diğer lezzetleri deneyin,porsyonlar çok büyükkkk...

Benden ücret almamaları lazım,bedavaya tanıtım:)sahipleri Türkmüş,diye duydum.Kırşehirli  olabilir tam emin değilim ,kasapçılık yapan kişilermiş.











Konudan konuya atlamış gibi oldum ama....güzel,hoş bir şiir blogu önermek istiyorum

                                            http://hilaltimur-siir.blogspot.com/