28 Şubat 2016 Pazar

Furby gibisin:))




             Geçen gün benim minnoşun öğretmeni çağırdı...Neymiş efendim Duru'ya test yapmışlar...Test sonucunda Duru'nun matematiksel zekası yüksek,sözel zekası çok düşükmüş...Geliştirmek için hikaye falan anlattırmamız lazımmış....Ben önce şok oldum...Sabırla dinledim..Sonra sazı elime aldım...Duru geçen gün 'Şu matematiği bi halledeyim, evleneceğim' diyordu ama....   :)))) Üstelik Duru 'Okulu seviyorum ama seni daha çok seviyorum...O yüzden gitmeyeceğim' de dmişti...Ha birde yağmurlu bir sabah evden çıkarken 'Havada ki deniz kokusunu duyuyormusun? Ben denizi özledim,hadi gidelim' dediğinide net hatırlıyorum...Dünde gözü kaşınmıştı,bebek şampuanıyla yıkamamız gerektiğini söylediğimde ' Gerek yok, yıkarsak kaşıntısı gider ve bende okula gitmek zorunda kalırım...Kaşınabilir...ama bu halde okula gidemem' demişti:)))
Biliyo musunuz biz Duru'yla saatlerce konuşabiliriz...Çok iyi gözlemler ....Geçen sabah bana 'Furby gibisin...Bi mutlusun, bi sinirli...' dedi...Bence bu çocuğun sözel zekası matematik zekasından fazla ve kendisi de bunun farkında:))) Ha yani matematiği yüksek olsun isterdim ama maalesef yanlış tespit:))))   Yaw kızdım walla yaww..Verdikleri dökümanları okumadan attım yeminle...Bana çıkarken ne deseler beğenirsiniz 'Matematiğinin zayıf olduğunun farkındaysa, belki seçtiği kartlarda kendisinde eksik gördüğü nesneleri seçmiştir' YAW NEDEN YAPTINIZ O ZAMAN BU TESTİİİİ....Bİ ÖYLE DİYOSUN Bİ BÖYLE....ÇOCUK SENİNLE İLETİŞİM KURMADIYSA PROBLEMİ KENDİNDE ARA KASINTI KİŞİLİK)))Yok arkadaş bazen bu psikologların gereksiz yere var olduklarını düşünüyorum...Neyse işte...Demem o ki, bir annenin gözlemi ve inancı herşeyden önemli..Öyle herkesin her dediğine inanıp da iş yapmayacaksınız....Hay allammm yaaa:))


        Benim bi psikolog anım var...Anlatsam mı bilemedim ama ...Anlatayım yaaa...Gülelim biraz...Ben işte bi doğum sonrası depresyona girmiştim...O zamanlar bi buzdolabı reklamı vardı..Çocuklar annelerine geniş hacimli buzdolabı hediye ediyorlardı..Anneler gününe yakın bir zamandı...Ben o reklama bile oturup ağlıyordum:))) Düşünün yani...:)))) Neyse işte bi merkezden randevu  aldım...Gittim..Bi bayan..Orta yaşın üzerinde ...Ağzında bi sakız...Sinirli ve bıkkın görünümlü...Bana sordu' Probleminiz nedir?' Ben başladım 'ben herşeye ağlıyorumm..ühühühühüüü ' Başladım gene ağlamaya:))  Kadın nerden mezun olduğumu sordu...Sonra bana dödü ve' Ağla walla ,Sen o kadar ODTU'yü bitir git öğretmen ol, kızım sen aptal mısın? Git başka iş bulsana kendine...Bu kilo ne yaaa...Ayyy..Kimse beğenmez ki seni...Üstünde ki blüz ne öyle...Ben bile giymem onu...Aaaa o rujun rengi ne? Pembe falan sürsene'  Ahaaa ben zatenağlıyorum...Başladım hıçkıra hıçkıra ağlamaya....Sonra bir an sustumm..'ne diyosun yaa' dedim içimden...Anladı ama dediğimi ve devam etti...' Yok öyle şekercim ..Hayat böyle..Gerçekleri söylüyorumm..Senin ciddi bi durumun yok bana göre...Sen şimdi buradan aşağıya in,Bi Tunalı'yı gez...Kendine güzel bişeyler al...Bi de zayıfla tatlımm...Sonra görüşürüz' Walla kadına hala kızıyorum ama doğru söyledi galiba yaaa....Çok cins bişeydi orası net...Ben bulurum zaten nerede cins varsa...Dediğini yaptım ama...Acil diyete girdim...Kafayı diyetle bozunca başka şeyleri takmaz oldum...Hahahaahaaa....Yıllar sonra orada çalışan bir arkadaşla sohbet ederken,olayı anlattım...'Yaaa gitmişsin en çatlağını bulmuşsun'  Haa senin işine yaramış ama o ayrıldı...Sorunlar yaşadı...:))) Bende döndüm ve dedim ki' deli,delinin halinden anlarmış':))))


     




                                               
         

25 Şubat 2016 Perşembe

Sihirsiz nefes....



                   

                       Ayyy evet gene uzun zaman oldu... O kadar çok şey birikti ki...Neyse bakalım aralarda onlardan da bahsederiz:)  Ben artık nerede 'sihirli' kelimesi görsem üzerime alınır oldum:)) Karikatürlerden şiirlere, şiirleren şarkılara kadar....Azcuk gülelim azcuk da ağlayalım...Ne diyeyim:)) Gündem berbat...Bombalar,tecavüzler, şiddet,hırsızlık....Bütün bunların yanında gereksiz şeyler insanı daha da yıpratıyor tabii.. Walla anlamıyorum ...Hemde hiç... 'Boşver' diyebilmek için destek alıyorum ama genede bu olayların karşısında duyarsız kalamıyorum.... Hani Nazım'ın o güzel şiiri varya,onu kendime uyarlıyorum sonradan da....' Bence ben sihirsiz nefes gibiyim...'


 Gönlümle baş başa düşündüm demin; 

Artık bir sihirsiz nefes gibisin. 

Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin 
Akisleri sönen bir ses gibisin.


Mâziye karışıp sevda yeminim, 

Bir anda unuttum seni, eminim 
Kalbimde kalbine yok bile kinim 

Bence artık sen de herkes gibisin. 






Bugün  Sabahattin Ali'nin doğum günüymüş...Hiç okumadım kitaplarını...Üff okunacak ve izlenecek çok şey var....Facebook'da bir gönderi paylaşmışlar...Çok hoşuma gitti...Diyor ki ' İnsanlara ne kadar muhtaç olursam, onlardan kaçma isteğim o kadar çok artıyordu...'

Öyle işte....

Dün akşam baya bir saatimi www.sanatblog.com sayfasını okuyarak harcadım....Çok  keyif aldım... Hayatın sıkıcı tarafını nasıl yeneceğiz? Daha önce de söylemiştim bir yayınımda ama dün okuduklarımdan da özetleyeyim...Sanata yöneleceğiz...Bir meşgalemiz olacak...Hiçbirşey yapamıyorsak sevdiğimiz bir şarkıyı açıp bağıra bağıra söyleyeceğiz....Ve dans edeceğiz...Ya da benim gibi boş vaktinizi yazıyla harcayacaksınız:)) Gibi gibi... .boş boş oturup komplo teorileri kurup, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp ortaya bişeyleri koymayacağız....UNUTMA HEPİMİZ İNSANIZ........Geçen gün Ömer Faruk Sorak'ın '8 Saniye' isimli filmini izledik...Ben bayıldım...Berlin'de doğan Esra'nın rüyalarından yola çıkarak hayatını nasıl şekillendirdiğini izlyoruz..Film hakkında konuşulacak çok şey var aslında...Rüya kısmını birazcık kendime benzettim...üfff rüyalarımdan romanlar çıkar yeminle...Gençlik yıllarımda yazmaya başlamıştım ama deli diyecekler diye yırtıp attım:))) 












BAYILIMMM.....




Eskiden çok severdim kendisini ama şimdilerde beni bayıyo :)) Film kareleri güzel yerleştirilmiş..bu sebepten paylaşıyorumm... Bu arada benim rengrenk şemsiyemden de kullanılmış...Buraya kalpli yüz emojisi koyalım...:) Söyleyin google amca'ya bloggerda da emoji kullanılsın::))

Yazmadığım dönemde birçok filme gittim veya evde izledim....Aklıma gelenlerden kısa özetler geçelim...

STARWARS

Ben çok beğendim açıkçası...Hatta sonrasında seriyi evde tekrar izledik..Tek bir eleştirim olacak...O son sahne neydi yaaa.. Küçük Emrah bakışı...Hahahahaaaa ....Süper...



ONCE UPON A TİME
 Fantastik hikayeler her zaman ilgimi çekmiştir...Bütün masallardan derlenmiş efsane bir dizi...Bayıldım...Okuduğun blog sayfasından bahsetmiştim ya...Orada oz büyücüsünden bahsetmiş..Çizgi filmleren...Beynimizde yaratılan erkek ve kadın tariflerinden...İşte o yazıyı paylaşmadan edemiyeceğim..Buyurun..

Oz Büyücüsü ve bugünlerde izlediğimiz filmler arasında birkaç büyük fark var. Bunlardan biri Oz Büyücüsü’nde çok az şiddet olması. Maymunlar biraz agresif, elma ağaçları da. Ama eğer Oz Büyücüsü bugün yapılsaydı, bence büyücü derdi ki “Dorothy, sen kehanetin öngördüğü kurtarıcısın. Sihirli ayakkabılarını Kötü Cadı’nın bilgisayarla yaratılmış ordularını yenmek için kullan.” Ama böyle olmuyor.
Oz Büyücüsü‘nü eşsiz yapan başka bir şey de bence bütün görkemli ve bilge, hatta kötü karakterlerin kadın olması. Bunu fark etmeye yıllar sonra kızıma Yıldız Savaşları’nı gösterirken başladım ve durum çok farkıydı. Artık bir de oğlum vardı.
Oğlu acaba cesaret, sadakat ve azim temalarını görebiliyor muydu yoksa doğuştan gelen sihri ile kainatı kurtaran ve ödül olarak prensesten öpücük kapan erkeklerden ibaret bir dünya mı görüyordu? Bu sorular üzerine düşünürken, izlediği filmlere Bechdel testini uygulamaya başlamış. Çizgi romancı Alison Bechdel’in 1985’te bulduğu bu testi, çok az filmin geçtiğini görmüş. Test sadece üç sorudan oluşuyor:
  1. Hikâyede birden fazla kadın karakter var mı?
  2. Kadın karakterler karşılıklı konuşuyor mu?
  3. Hoşlandıkları erkekler dışında bir konu hakkında mı konuşuyorlar?
Daha sonra toplumsal yaşama dair diğer istatistiklerle kısa ve vahim bir portre çizerek, çocuklara neler öğretildiğini sorguluyor:
Geçen sene, New York Times hükümetin yaptığı bir araştırmayı yayımladı, sonucu şu: Amerika’da her beş kadından biri hayatlarının bir kısmında cinsel saldırıya uğruyor. Bunun popüler eğlence dünyasının suçu olduğunu düşünmüyorum. Çocuk filmlerinin bununla ilgisi olduğunu da düşünmüyorum. Müzik videolarının veya pornografinin bununla doğrudan bağlantılı olduğunu da düşünmüyorum. Ama bir şeyler ters gidiyor ve bu istatistikleri duyduğumda, “bu çok fazla sayıda cinsel tacizci demek” diye düşünüyorum. Kim bu erkekler? Ne öğreniyorlar? Ne öğrenmiyorlar? Erkek kahramanın işi, kötü karakteri şiddetle yenip, sonra da ödülü olan, arkadaşsız ve konuşmayan kadını toplamak mı? Bunu mu öğreniyoruz?
Stokes bu noktada özellikle babaları, çocuklarına Bechdel testini geçen filmleri izletmeye davet ediyor. Erkek ve kadın arasındaki ekonomik rollerin değiştiği günümüzde, toplumsal hayata sağlıklı bir şekilde uyum sağlayabilmeleri için erkek çocuklarına “kehanetle gelecek bir görevde tek başına savaşmak”tan başka bir yol gösteren, yeni bir erkeklik tanımı öğretilmesi gerektiğini söylüyor:
Onlara, gerçek bir erkeğin kız kardeşlerine güvenen, saygı duyan biri olduğunu;  kadınlarla aynı takımda bulunduğunu ve kadınları kötüye kullanan kötü adamlara nasıl karşı geldiğini göstermeliyiz… Dorothy filmde nasıl kazanıyor? Herkesle arkadaş olarak ve bir lider olarak. Ben çocuklarımı böyle bir dünyada yetiştirmeyi tercih ederim.

                                                                                                                        Colin Stokes


             Şimdi, izlediklerimizi bir gözden geçirin..Voltran'dan Şirinlere kadar.... Sonra da 8 Saniye filmini izleyin...Ne demek istediğii anlayacaksınız...





THE WALK

Ben bu filmi izledikten sonra gerçek videolarını da izledim....Hala inanaıyorum...Bravo....Başka bişey denemez..Gerçekten gerçekmiş....



THE REVENANT

Adamcağızın mücadelesinden ben yoruldum walla....Her türlü ödülü alır bu film..Net...


JAMES BOND SPECTRE
Yaaa bu adamda ki özgüvene bayılıyorum...Hahahaaa güzel güzeel..filmi izlerken herşeyi unutuyorsunuz..Harika..



WIPLASH

Jazz'dan soğutabilir bu film:)) Şaka bir yana ben çok çok beğendim...Kesinlikle izlenmesi gerekir...Bu arada ziller İstanbul...:)) Bununla ilgili bir belgesel izlemiştim...Zil konusunda biz iyiyiz...Onlarda çalma konusunda iyiler:)) Olaya bak:)


Terence Fletcher: I told you that story about how Charlie Parker became Charlie Parker, right? 
Andrew Neiman: Yup, Jo Jones threw a cymbal at his head. 
Fletcher: Exactly. Parker’s a young kid, pretty good on the sax. Gets up to play at a cutting session… and he fucks it up. And Jones nearly decapitates him for it. And he’s laughed off-stage. Cries himself to sleep that night but the next morning, what does he do? He practices. And he practices and he practices with one goal in mind: Never to be laughed at again. And a year later, he goes back to the Reno… And he steps up on that stage and he plays the best motherfucking solo the world has ever heard. So imagine if Jones had just said: “Well, that’s okay Charlie. Eh… that was alright. Good job.” Then Charlie thinks to himself, “Well, shit. I did do a pretty good job.” End of story, no “Bird.” That, to me, is… an absolute tragedy. But that’s just what the world wants now! People wonder why jazz is dying. I’ll tell you man. And every Starbucks “jazz” album just proves my point, really. There are no two words in the English language more harmful… Than “good job.”

BANA MASAL ANLATMA

Çok eğlenceli bie filmm..Gülmek için kesin izlenmesi gerekir...





KOCAN KADAR KONUŞ

Kocasıyla övünen kadınlarla ilgili bir film sanmıştım ama sevgilisi olmayan bir kızın hikayesiymiş...ehhh işte.. Fena değil:)





1973 ZAMAN MAKİNASI

Çok güzeldi yaaa...Şarkılar harikaydıııı...








KARIŞIK  KASET

Arşiv niteliğinde kullanılabilcek bir kitapta uyarlanmış...İzlerken bazı yerlerin kopuk olduğu anlaşılıyor..Ama izlenecek filmler arasında...Özellikle benim kuşak izlesin..Nostaljik...


Erol Evgin şarkısı yayınlamazsak olmaz:)



İÇİMDEKİ SES

Üfff evetyaaa... Bu film de harikaydı..Çok güldüm çokkk..İzleyinn:)






Ateş böceğim misin?:)


Hatırladıklım bunlar sevgili okurlar...aklıma gelince eklerim:)) Hep öyle diyorum kalıyor di mi?? Olsunnn...Ne yapalım yani:)) Sevgiyle kalın...Sihirli kelimeler duyuyorsanız bana haber verin..




   
Sihir heryerde:)))  Bu arada kahve makinası aldım..Buikinci makinem...Diğerini hediye etmiştim..Dayanamadım gene aldım:)



Değneğimi yedirtmem:))

Adımı herkes ağzına almasınnn:))) Bu ne yaaa:)