Bütün çektiklerimi paylaşmıyorum...Zamanla eklemeler yaparım.Göz aşinalığı yaratmasın.Bunlar cep telefonundan anlaşılacağı üzere:) |
Biraz daha serin olsaydı,,manzaranın tadı daha iyi çıkacaktı gerçekten... |
Sabah erkenden kalktık ve Marmaris yollarına koyulduk... İşte en keyifli yolculuk bu kısım oluyor...Dinlenmişsin ve arabada mis gibi şarkılar,etraf yeşil ve mavi...Üffff enfes:) Gideceğimiz butik oteli de internetten bakarak ayarladık tabii..Ayarladık derken bana sürpriz oldu açıkçası.Bir mesaj geldi ve buraya gidiyoruz yerimiz ayrıldı şeklinde oldu:) Aman gezelim de yeter ki:)) Neyse işte harika döşenmiş,yeşilliklerin arasında PETUNYA BUTİK OTELİ'ne vardık...Bayıldımmmm....Yani çok önemli değilmiş gibi görünse de,kaldığınız yer güven ve huzur vermeli.Balkonuna oturup hiç oradan ayrılmak istemedim.Bir balkon manzarası gelsin o vakit:)
Kendilerinin yaptığı sabunlar ve insanın cildini yumuşacık yapan losyonlar...Hımmm tam benlik:)
Birkaç otel fotografı gelsin,gerisine gitmek isterseniz sayfasından bakarsınız:)
Fazlaca kitap vardı ve çoğu İngilizceydi.E yani İngiliz sayısı oldukça fazla.Neyse bişey demiyorum bu konuda:) |
En sevdiğim köşe burasıydı....Kahve içmenin keyfi ayrı bir güzedi:) |
Güzel ve şirin dekore edilmişti. |
Pek bir severim,takipçilerim bilir:) |
Oda süslemelerinide yabana atmayalım... |
Oda da böyle şirin bir telefon olması çok hoşuma gitti... |
Okumak isteyene,her çeşit... |
Yanımda kendi şampuanımı hep götürürüm ama bizim denilince denedim ve hoşuma gitti...Tavsiye edilir... |
Herşey iyiydi de ,şunu söylemeden edemeyeceğim. İnternette ki yorumlarında güler yüzlü sahiplerinden bahsedilmiş.Bende , bizi sevimli bir aile karşılıyacak zannettim ama Stephen King'in romanından uyarlanan Identity filminden çıkmış gibi olan bir resepsiyon görevlisi, aşırı iyi davranan numaracı barmen ve sürekli eliyle yüzünü ovuşturan motel sahibi bende enteresan fikirler uyandırdı. Detaylara girmeyeceğim yani fikirlerimi söylemeyeceğim .hizmetten memnundum ve otel iyiydi.Belli ki bazı sıkıntılar vardı.Affedilebilir ve düzelir.
Ben şezlonga para vermediğim için 40 lira vermek dokundu yeminle:) O yüzden pahalı geldi.Heryer öyleymiş. Ben ne bilim, hep otele gittim şimdiye kadar...Garip geldi ilk başta,Alışamadım:))Neyse bakalım gelsin birkaç İçmeler fotosu....
Ertesi akşam Turunç'a gittik.Saat itibariyle gün batmakta ve ben istediğim görüntüleri elde edememiş bir hüzün içerisindeydim:) Yok arkadaş, güneş dağların arkasında...Önce bir sinir oldum ama o muazzam güzellikle beraber hepsi geçti. Bakalım bilgisayarda hangi fotolar var...Çoğu diskte hala...Bu arada balık,kalamar ve ayran:))) Enfes....
Evet, asıl blog mevzusunun geçtiği yerden bahsedelim.Sevimli bir ailenin işlettiği Sıdık's Restoran... Biz çok sevdik orayı, güzel ,tatlı ve sevimli kızlarıyla birlikte işletilen bu enfes restorana kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Eğer gidecekeniz de kuzu kol yemeden dönmeyin.:))
Bir sonraki gün Selimiye'ye gitmeyi tercih ettik. Evet istediğim gün batımı o yollarda yakalandı:))Buyurun; söze gerek yok,en bi favori yerim burası olmuştur...Burada da çok hoş bir restoranda yemek yedik.İsmi de çok hoşdu ancak neydi hatırlayamıyorum..Üzüldüm bak şimdi..Neyse işte yatların önünde yemek yerken,Amerika bayrağı dikkatimi çekti. Ohh walla kocaman yatla 3 aile gelmiş,benim insanım gezemiyo,göremiyo elin gavuru buraların sefasını sürüyo...Ben çok kızarım böyle, pek sevmem, birazdan fazlaca milliyetçilikte var hani:))
Bayaca inceledim kendilerini,detaylar başka bir başlıkla ilerde gelecektir:)
Bu arada asıl enfes yerden bahsetmeyi unuttum...Sedir Adası....Ufff gene unuttum yaw bir yerden bindik ama ....:)) Bu yazı çok uzadı benim kafam karıştı.:))) Sonradan düzeltirim:) Özetle fotografları bir yerleştireyim.Ayrıntılar eklenir...
Birde Gökova tarafını görelim dedik...Gördük yani işte...İşte derken Turunç,Selimiye ve Sedir Adasından sonra iyiymiş demekle kaldım açıkçası:))Birkaç kare de oradan gelsin...
Evet gelelim dönüş yolumuza...Tabii ki İztuzu Plajı...Efendim oraya sabah 11'den önce gitmek gerekmiş.Neden mi? Aşırı rüzgar var ve resmen kum yutuyorsunuz. Kaplumbağa falan görmeden döndük ya,ona yanarım:)Doğal güzelliği olan bir yer...Gördük yeter...bir daha görmesem de olur:) Yol üstünde ki gözlemeci de mola vermek gerek ama...Buradan duyurulur...
Ve Fethiye'ye gitme zamanı geldi.Orada da bir yer ayarladık ama öyle bir yer ki,gece 3'de yola çıktık.Uyuyamadık ve gerçekten kötüydü...Ama o gün güzeldi..Ölüdeniz ve Kelebekler Vadisi...Denize girdikten sonra,gün batımını kaçırmamak için başladık dağları tırmanmaya.Az kalsın uçurumdan yuvarlanacaktım.Zati yükseklik korkum var:) O manzarayı yakalayabilmek için ne çaba...
Makinayı eşime verdim ve ayarlarını yaptıktan sonra en uca git ve bas dedim:)) Aslında vadi fotografı ona ait:) Güzel bir yerde yenilen akşam yemeği ve hintli bir aileyle olan diyaloğumuz başka yayınlara kalsın...En favori fotograflarımdan birkaçıyla hoşçakalın....Sevgiler....
Dinlediğimiz bazı şarkılar da anı niteliğinde kalsın...:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder