31 Mart 2016 Perşembe

İlgiye öyle muhtacız ki...



               Eğer mutluysak,bunun değeri bile birilerine gösterildiğinde artıyor ; başarımızın,huzurumuzun, ne kadar iyi durumda olduğumuzun görülüp bilinmesini,takdir edilmesini,kıskanılmasını,bir şekilde dikkat çekmesini istiyoruz...

         Yooo bunda anormal bi durum yok...Aynen bende böyle düşünüyorum ancak buna sevinci paylaşmak ismini takıyorum..Nasıl ki üzüntü çok kolay paylaşılıyorsa ,mutlulukta paylaşılmalı...ama kimle?? Amaçkıskandırmak veya haset oluşturmaksa (bazen azda olsa bu anlamda gıcıklık yaptığım doğrudur) bu çok vahim durumlar yaratabilir....Ben bişeye çok ama çok gıcık olmuşsam,durumu belirtmiş ancak sonuç alamamışsam aynı durumu yaratmak gibi enfes bir özelliğim var...Hahhaa yıllar evvel bir gözlük almıştım..Pazardan 15 liraya...Daha evvelinde de yeni bir gözlük aldığımdan bu baya birkonuşuldu...Ama onlara 15 demedim..400 dedim:)) Yaklaşık 2 saat sonra gözüğün camı çatladı yaa...Nasıl ya...Walla çok şaşırdım...Hayatımda böyle bişey görmedim...Attım masaya gözlüğü ve'15 liraya almıştım yawww...amma göz etmişsiniz'' diye ..ahahahhaaa

     Yaaa ben ne söyliycem size..asıl konuya döneyim...Şimdi benim kankamın bir arkadaşı( Onlarla Alanya'da takılmıştık..Hani benim kız hastalanmıştı da,büyüğü onlara bırakmıştım ya..Onlar işte) Neyse ,onların bir nikah olayı varmış..bir akrabasının...Varlıklı bir aile..Muhteşem güzel bir ev...(Fotolarını çektimde,bi sormam lazım..Belki istemeyebilirler....) Evde minik bir kokteyl verecekler...Düğün yaza...Herşey özenle hazırlanmış ancak fotografçı olayını unutmuşlar...Cumartesi bir telefon 'Ne olur gidelim, Duru'yu bırakacak kimse yoksa o da gelsin' İyi dedimm...Aldım benim minnoşu gittik...Bana önceden ünlü isimler gelecek deselerdi,kendimi ona göre hazırlardım:))) Gelinin abisi yönetmen,sevgilisi ise ünlü bir genç oyuncu...İyi de ben dizi izlemiyorum ki..Benim için güzel bir kızcağız..O kadar:))))) İçeri girdi...Allah'ım bir hava bir havaaa...Yılmaz morgül ses tonuyla'Merhabaaaaaa' Hahahaaa ..Benim gözler açıldı...Bilmiyorum tabii kim olduğunu...Şaşırdım...Arkadaşa eğildim ve 'Bana bugün çok malzeme çıkacak..Hadi hayırlısı':))) dedim....

      ' Sizi biryerlerden tanıyoruz ' dedilerr..( Meğerse önceden tembihlemişler, eğer tanınmadığını hissederse arıza çıkartıyormuş..Ben bunları gün sonunda öğrendim) Ayy bunda bir hava,başladı oynadığı dizileri saymaya...Benim gözler ikinci kez açıldı... anlam veremedim...Anlatmasına değil...Anlatış biçimine...Yaw sen çok güzel bir kızsın...Bişey anlatmana gerek yok...Bu ne tafra....Neyse işte makinamı çıkarttım...Baktı elimde objektif...Uff ne pozlar ne pozlar...İşime geldi tabii...Ancak keşke bana 'Şekerim güzel elbisemle sana bi poz vereceğim..Çek bakalım' demeseydi iyiydi...Kendimi bi ezik gibi hissettim sanki..Hahahaaa...Yayınlıyayım mı o pozları şekerim:)))) Sonra biraz ayar verdim tabii...Yemezler bebişim:))) Neyse ..arayı toparladık...Benim kızı çok beğenmişler...Aklımda bi soru? Acaba Duru'nun ekranlara çıkmasına müsade etsem mi? Hahahaaa ..Bak şimdi..Beni takdir ettiler ya...Kötü konuşmayayım...Hahhahaaaa....Neyse Şeytanın Avukatı filmi aklıma geldi biran...'Kibir en sevdiğim günahtır' yok yok..Aman amannn...Eleştirdim ya şimdi..allah korusun..Onun gibi oluyomuş benim minnoş:))))Tövbe tövbe...:))))
Yaa üzüldüm yaaa...O gece baya bir gözlem yaptım...Hatta ertesi gün kendileri hakkında internet araştırmasıda yaptım...Ne bilimm...Böyle yaparsa gidişatı kötü...Oyunculuğuda fena değil...Güzelde...Falan işte...Belki de bunların hepsi böyledir..Amannn...Konu' ilgi' olunca...Anlatayım dedim....Gün güzel geçti...Bana yazacak çoookkk şey çıktı ...:) Jazz sanatçısıyla, yönetmen hikayesi sonraya kalsın...




    

30 Mart 2016 Çarşamba

Yeter ki ağımız kurumasın:)))



   Bir grup eski öğrenci, emekli hocalarını ziyarete gitmiş. İşlerinden ve sorunlarından söz etmişler. Hoca, iş yaşamında her biri önemli yerlere gelmiş eski öğrencilerine, kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş. Biraz sonra değişik boy, renk ve kalitede birçok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
    Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup, kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
Tüm eski öğrenciler, kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde, hocaları onlara şunu söylemiş:
- Farkına vardınız mı bilmem. Zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek, daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız. Yaşam kahveyse; iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca yaşamı tutmaya yarayan araçlardır ama yaşamın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz.:)))

    Kahvenin zevki demişken  ,kahve içmek bir haz mıdır? Evet:)) Haz almak mutlu olmak mıdır? Yooo:)))Haz delisinizdir:)) Bazen öyle olmak lazım tabii ama haz delileri varya...Amanınnnn...evlerden uzak kalsın:)) İşte onlar haz olayını abartınca (ki artarak devam eden bişeydir) mutlu olamazlar...Çünki mutluluk demek haz demek değildir...Haz geçicidir,bağımlılık yapar...İnsanın mutlu olduğu yani kendini iyi hissettiği zamanlar zihnini ve bedenini tam kapasite çalıştırdığı zamanlarmış..İnanın benim bunu fark etmem gençlik yılarıma dayanır...Zamanımın boş geçmesi,öylesine oturmak ,gereksiz sohbetler beni mutsuz etmiştir..aklımın bir kenarında 'şu an şunu yapıyor olmalıydım 'diye geçirdiğim çok olmuştur...Ara ara bi bunalırım...Haklıyım da...Benim minnoşlar beni bırakmıyo ki:))) Mutluluk dışarıdan enjekte edilebilen bir durum değildir.İnsan bir başkasını mutsuz edebilir ama mutlu edebilir mi? .hımmm...Sanmıyorum...Kahve hazzıgibi bişey olabilir belki....Mutlu olmayı keşfedebilmek ve öğrenmek gerekir...Sanat...Tek kelime....Bugün benim büyük okuldan geldi,tuvalini çıkarttı ve yarım kalan resmini boyadı..İngilizceden soru hazırlamamı istedi..Ben soru yazarken piyano çalıştı...O sırada arkadaşları mesajlar atmıştı ancak onları okumak için bile bi çaba sarfetmedi çünki öncelikleri vardı...Yaptığı ve başardığı şeylerden gurur duymaya başlamıştı..oysa ki 1 ay öncesine kadar piyanodan nefret ediyordu...Güvenini kaybetmiş canı hiçbişey yapmak istemez bir haldeydi...Piyanoda bir yıldız olmak için belki yaşı geçmişti ama azmiyle hergün ilerlediğini hissediyordum...Yaaa bugün ne güzeldi:) İnşallah devamı gelir...Onları neşeli ve huzurlu görmek benim en büyük mutluluğum...Bu haz olamaz..Bu başka bişey...


Fotoğraf bir kebapçıda çekildi:))



Sevgiler...