Başlığa bakılınca , ne kadar kafam karışmış gibi gözükse de, benim konuları bağlayış şeklim taaa gençlik yıllarımdan, arkadaşlarım tarafından keşfedilmiş ve beni dinlerlerken aldıkları keyif yıllık yazılarıma yansımıştır.Tabii bunu ancak ve ancak çok yakınımdakiler fark edebilir.
Eskiden söylemem gerekenleri hep lafı dolandırarak söylerdim.
Eğer bir konudan ısrarla bahsetmek istiyorsam, o konuya gelme aşamasındaki süreci ancak
'bakın şimdi bu konuyu açacağım '.şeklinde uyarıda bulunur ve arkadaşlarıma bu zevki yaşamaları için fırsat tanırdım.Yabancı kişilerle konuşurken de 'Laf lafı açtı,bak nerelere geldi' der içimden sevimli bir gülüş atarım.Şimdi ise bunun ne kadar gereksiz bir davranış olduğunun farkında olduğum gibi, lafı dolandıranları da çok iyi anladığımdan samimiyetsiz bulmaktayım.Artık direk söyleme konusunda uzmanlaştım.:))) Ama siz siz olun açık sözlü olacağız diye bizim köyün delisine dönmeyin:)))
Neyse konumuz kayak ve tabii ki kar ve kış. Bana, hangi mevsim? diye sorsalar elbette bahar görünümlü kar ve kış derim. Gülmeyin çünkü Erciyes aynen öyleydi.Güneş tepede pırıl pırıl parlıyor, yerler bembeyaz ve ışıl ışıl.... 😊😊❄️⛄️❄️⛄️
Kar ve kış denilince aklıma Tyler Durden repliği gelir.
"you are not a beautiful and unique snowflake. you are the same decaying organic matter as everyone else, and we are all part of the same compost pile.'
Ne alaka? Öyle ... Snow gecen herşey herşeyle alakalı olabilir:))) Evet bir yayinda Fight Club icin yapilmali. Zannimca fazlaca bir miktar yazilmistir ama benim gozumden degil😊😊 Blog yazmak kolay gibi görülen ama zaman alan bir iştir. Şöyle bir bakıyorum merak ettiğim yazılara da, gerçekten bloglar çok keyifli ve dolu...Yazan herkesin eline sağlık. Benim de tekrar yazmama vesile olan arkadasıma çok teşekkür ediyorum çünkü ben bu işi seviyorum...:)
Bu repliğin bana asıl çağrıştırdığı şey ise çok beğenerek okuduğum değerli yazar Trevanian'ın kitabı Katya'nın Yazı'dır. Son yıllarda herhangi bir gelişme olmamışsa , yazarın kim olduğu belli değil ve adresi gizli.
SPOILER......HEMDE SON BÖLÜM SPOILER'I :)))
Şimdi hepsini bağlamak gerekise, kitabı okuyanların aklına ilk gelen umutsuz bir aşk iken benim aklımda kalan tek şey Katya'nın sürekli beyaz giymesidir.Kitabın sonunda anlıyoruz ki,beyaz giymesinin sebebi tecavüze uğramış olması, sürekli kendini erkek gibi hissetmesinin sebebininde çift kişilikli olması olacaktır.Son burada bitmedi.İnanın ki çok sürükleyici bir kitap.Kesinlikle tavsiye edilir. Kardan bahsedince arada bir farklılık olsun dedim.Gül gül nereye kadar:)))
Tamam artık dönelim kayak meselesine. Eskiden Uludağ'a kayağa gidiyorum demek üst düzey sosyete olduğunuzu gösterirdi. Şimdi ise kışın muhakkak yapılması gereken hafta sonu faaliyetleri arasında yerini aldı. İlla gittiğiniz yerde çok pahalı otellerde kalmak zorunda değilsiniz. Biz Erciyes'e gittiğimizzde şehir merkezinde kaldık. Kayak merkezine 10-15dakika olup ve yolları muazzam güzel olduğundan herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Yukarıdaki otellerde pahalı değilmiş bu arada ,sonradan fark ettik. Kartalkaya, Ankara'ya yakın olduğundan, günü birlik git gel yapılmasını uygun bulduk.Kalmak isterseniz ve çok para harcamak istemiyorsanız hafta içi kaçamakları yapabilirsiniz. Arada gidecekseniz kayak almayın derim. Kiralamak daha pratik ve ucuz olur. Ama kıyafet alacaksınız. Bu bir kere yapacağınız bir yatırım olacak.Kıyafet alırken satıcıya muhakkak danışın. Basınç ve dereceye göre özellikleri değiştiğinden, çok ucuz birşey alırsanız sonradan pişman olabilirsiniz, donabilirsiniz,terlediğinizde sıkıntı olabilir .Kısaca böyle...Biraz fotograf ve güzel bir şarkıyla veda edeyim...
Unutturmayın, kayak hocası ve kayak dersi hikayesi çok ama çok komik...Başka bir yayına kalsın:)))
Sevgiler....




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder