Bu başlık altında tabii ki Oscar'lık film The Life of Pi 'yi anlatacağım.Öncelikle şunu söylemeliyim; BU FİLMİ KAÇIRMAYIN
YAZIM BOL MİKTARDA SPOILER İÇERMEKTEDİR
Hindistan'da yaşayan pi, çocukluğundan başlayarak hayatı ve dinleri sorgulamaya başlar.3 dine birden inanmaktadır.Hem Müslüman,hem Hristiyan hemde Hindu'dur.
--Şüphe yararlıdır.İnancı canlı tutar.Sonuçta test edilmeden inancın gücünü bilemezsin
Babasının hayvanat bahçesi vardır ve orda bulunan kaplan, pi'nin dikkatini çeker.Gizlice içeri girer ve 2 kafes demirinden birini açar. Kendisiyle kaplan arasında sadece demir parmaklıklar kalmıştır ki babası gelir.Kaplan gözlerini dikmiş sakince pi'ye bakmaktadır
----Hayvanların da ruhları var,ruhlarını gözlerinde gördüm
----Onun gözlerine bakınca,kendi duygularının yansımasını görüyorsun
Der babası ve bir keçi getirttirir.Parmaklıkların arasında ağzını uzatarak keçiyi yer kaplan...
Sonrasında babası hayvanat bahçesindeki hayvanları satmak ister.Gemiye hayvanlarla beraber binerler.Babası hayvanları uyuşturur çünkü gemi tutup kusmalarını istemez.İşte sonu düşündüren hikaye burda başlar.Pi geminin tepesindeyken fırtına çıkar .Gemi su alır,içeri girer ailesini bulamaz.Cankurtaran botuna biner.Filmin bu kısmında kısaca Pi; botta bir goril,zebra,sırtlan ve kaplanla yolculuğa başlar.Yolculuğun sonunda kurtulur ve tanrıya inancı olmayan birine hikayesini anlatır.Sonunda,
--Kurtulduğumda geminin sigorta şirketinden adamlar geldi ve bana inanmadılar bende başka bir hikaye uydurdum
Der ve hikayeyi anlatır...
---Aslında hayvanlar değildi bottakiler;annem, denizci, et suyuyla pilav yiyen adam gibi isimler sayar ve bu isimler o hayvanları temsil eder.Kaplan da kendisi olur.İkinci anlattığı hikaye daha gerçekçi ama ilk anlattığı hikaye de inanmak isteyeceğimiz türden...İşte ikilem burda başlar...Adam sorar:
---Hangisine inandın?
--Sanırım birinciye
--İşte Tanrıya inanmakta böyle birşey
Evet gelelim benim yorumuma, Film hakkında gerçekten söylenecek çok detay var.Aslında bu kadar düşünülmeli mi? bilemiyorum.Denizde kendi annesini yemiş ve dişini saklamış olabilir,kaplan adadan ayrılırken bakmıyor,burda kendisiyle yüzleşmiş olabilir,kaza raporunda kaplandan bahsediyor buda doğru olabilir,ilk yardım çantasında bulduğu kağıtta hikayeler uydurun diyor,bir senaryo olabilir....
Yani bunu anlamak,ip ucundan bir sonuca bağlamak zor.İnanması da zor:))Sonuç: Güzel bir film,görsellik harika.Keşke 3 boyutlu olarak gidebilseydim:( İyi seyirler:))
Alıntı:
yani, tanrıya inanmak bir seçim. doğuyoruz ve ölüyoruz. savaşlar görüyoruz, öldürüyoruz, aşık oluyoruz, sevdiklerimizi kaybediyoruz... tanrının varlığı ise bir muamma. ne olduğu kanıtlanabilir, ne olmadığı. bu durumda iki hikaye var önümüzde:
birincisi; tüm bu doğumlar ölümler bi sebep için, aşık olmamız bi nedenden ötürü, sevdiklerimizi kaybediyoruz ve sabrediyoruz, tanrı istediği için, doğada olanların hepsi tanrının gözetiminde ve isteğiyle oluyor.
ikincisi; insanlar doğuyor, ölüyor ve hepsi bu kadar. dünya acımasız, sevdiğin birinin ölümünü izleyebilirsin. bunun tam anlamıyla bir sebebi yok. adaleti sağlayacak üstün bi güç yok. acımasız bir dünya ve sonrasında hiçlik.
ve film soruyor, sen hangi hikayeyi seçiyorsun?
tanrı'ya inanmayı mı,
yoksa acımasız ve sahipsiz bir dünya'yı mı?
e
Biz de Haziran ayı içinde izledik bu filmi ve çoook etkilendik, gerçekten herkesin izlemesini tavsiye edebileceğimiz nitelikte , ödülü sonuna kadar hak etmiş bir film... <3
YanıtlaSil