29 Aralık 2013 Pazar

Kırmızı şans getirirmiş....



           Kırmızı şans getirirmiş yeni yılda.Bende konsepti bozmamak için, akşam misafirlerini ağırlayacak olan arkadaşlarıma , kırmızı mutfak önlüğü diktim...Efendim artık yeni yılda görüşürüz.Bu senelik bu kadar...Hepimizin yeni yılı;,sağlık, mutluluk ve huzur getirsin.

                                           
Telefon çekimi kötü tabii,kırmızı kurdeleyi taksam mı bilemedim.O yüzden hediye paketini sardım.Buradan minder gibi gözükse de, güzel oldu aslında.Neden çekmedim daha evvel kızdım kendime.Hediyeleri de cuma dan verdim sahiplerine. Neyse artık, Happy New Year :)))


                    Aslı'da origami kağıtlarından sepetleri yaptı.Ortak çalışma....


Peluş Yelek...

                                

                 En bi sevdiğimden olan bu peluş kumaşı, çok önceden almıştım. Annem bundan koltuklarına minder yaptı,kalanı da ufaklığa yelek oldu....


 


Baş ağrıtan Furby :)



                       Bu kadar konuşacaklarını bilseydim almazdım. Vızır vızr bir ses evde:)) Tamam, türkçe öğreniyorlar, ya da belli bir zaman sonra yavaş yavaş açığa çıkartıyorlar hafızalarındakileri, bilemiyorum ama....Yok ya, çok konuşuyorlar:) Sesini kısma şansınız yok bir kere.Elinize aldığınız an uyanıyor, birde çok uykum var diye naz yapıyor.Açma kapama düğmesi de yok...Artık tercih meselesi, ne diyim...Çocuklar bayılıyor..
          Bir düşünsenize gece kalktınız. Ayağınız takıldı.Anında yanan bir çift göz...Kabus:))) Yatarken dolaba saklayın, ne olur ne olmaz:)


Bir gün bile olsa baharı yaşamak...



                     Dün hava muhteşemdi...Bir işimiz olduğu için çıkmıştım dışarı, gitmişken gölün kenarına uğrayalım dedim. İyi  ki de demişim...İşte güzel günün görüntüleri...


             











23 Aralık 2013 Pazartesi

Kışlık etek diktik...



                          Öyle kalıp falan yok.Benim bir eteğim vardı ona bakarak yapıldı.Ben sadece hıımm olmuş ya da olmamış diyebildim. Vakit yok, dersim çok.....Detaylı çekmedim çünkü dikildikten sonra giydim ve bir baktım beli büyük...Olmamıştı...Bende arkadan alıverelim,yan dikişler kayar ama kim fark eder? :)) dedim. Walla kimse de fark etmedi.... Çok beğeni aldı eteğim...


                                                                     





Şu soğuklarda, içimiz ısınsın efendim....Buyurun...

Birde bu aralar arabeks takılıyoruz.Ne uçurum zevkler değil mi? Bence değil...Buyurum Ferdi babadan gelirsen....


Hello Kitty diye çıktık yola ama.....





Biz Hello Kitty  yapmak için yola çıktık ama bizim kitty oldu mu sana Caroline:)) Hani bir çizgi film vardı ya...Düğmeden gözler falan. Neyse neye niyet neye kısmet.Siz Hello Kitty yapmak istiyorsanız işte tafifi....

Olması gereken buydu:)) Bende resmin altında yazan blogdan bakmıştım. Bizimki de;

Nako vizon beyaz





14 mm sarı hello kitty burnu 
2 mm -veya 2,5 mm tığ
Açıklamalar:
Tanımlamaar ve kısaltmaları:
Sıkiğne :si
Arttırma : a
Eksiltme :e



Kafa için
Başlangıç:
1. 10 zincir çekiniz.
2. 22 si (Zincir etrafında bir tur dönünüz baş ve son zincirde arttırınız)
3. 28 si (1a8si3a8si2a)
4. 34 si (1a9si1a1si1a1si1a9si1a1si1a1si)
5. 40 si (1a10si1a2si1a2si1a10si1a2si1a2si)
6. 46 si (1a11si1a3si1a3si1a11si1a3si1a3si)
7. 52 si (1a12si1a4si1a4si1a12si1a4si1a4si)
8. 58 si (1a13si1a5si1s5si1a13si1a5si1a5si)
9. 64 si (1a14si1a6si1a6si1a14si1a6si1a6si)
10. 64 si
11. 64 si
12. 64 si
13. 64 si
14. 64 si
15. 64 si
16. 64 si
17. 58 si (6si1e6si1e14si1e6si1e6si1e14si1e)
18. 58 si
19. 52 si (5si1e5si1e13si1e5si1e5si1e13si1e)
20. 52 si
21. 46 si (4si1e4si1e12si1e4si1e4si1e12si1e)
22. 40 si (3si1e3si1e11si1e3si1e3si1e11si1e)
23. 34 si (2si1e1si1e10si1e2si1e2si1e10si1e)
24. 28 si (1si1e1si1e9si1e1si1e1si1e9si1e)
25. 24 si(1si1e10si2e9si1e)


Gövde
1. 6 si
2. 12si (2a2a2a2a2a2a)
3. 18si (1si1a1si1a1si1a1si1a1si1a1si1a)
4. 24si (2si1a2si1a2si1a2si1a2si1a2si1a)
5. 30si (3si1a3si1a3si1a3si1a3si1a3si1a)
6. 36si (4si1a4si1a4si1a4si1a4si1a4si1a)
7. 42si (5si1a5si1a5si1a5si1a5si1a5si1a)
8. 48si (6si1a6si1a6si1a6si1a6si1a6si1a)
9. 48si
10. 48si
11. 48si
12. 48si
13. 42si (6si1e6si1e6si1e6si1e6si1e6si1e)
14. 42si
15. 42si
16. 42si
17. 36si (5si1e5si1e5si1e5si1e5si1e5si1e)
18. 36si
19. 30si (4si1e4si1e4si1e4si1e4si1e4si1e)
20. 30si
21. 24si (3si1e3si1e3si1e3si1e3si1e3si1e)
22. 24si



kulaklar 2 adet yapılacak


  1. 6
  2. 8
  3. 12
  4. 12
  5. 18
  6. 24
  7. 24
Ayak bacak (2 adet yapılacak)
1. 6 zincir çekiniz
2. 12 si yapmak için 6zincirin etrafını 1 tur dönünüz.
3. 24 si yapmak için her ilmeğe çift batınız.
4. 30 si
5. 30 si
6. 24 si( önden 6 si kesin)
7. 19 si (önden 5 si kesin)
8. 
16 si (önden 3 si kesin Ve 20. Sıra olana kadar 16si

El ve Kol (2 adet yapılacak)
1. 6 sihirli halka
2. 12 si(2a2a2a2a2a2a)
3. 18 si(1a1si1a1si1a1si1a1si1a1si)
4. 18 si
5. 18 si ilk ilmeğe parmak yapınız.( parmak yapmak için bir ilmeğin içine 4 lü fıstık yapınız)
6. 12 si(1e1si1e1si1e1si1e1si1e1si1e1si)
7. 12 si
8. 10 si(1e4si1e4si) içine arzuya göre az miktarda boncuk elyaf doldurunuz.
9. 10 si
10. 10 si
11. 12 si(4si1a4si1a)
12. 12 si
13. 14 si (5 si1a5si1a)
14. 14 si
15. 14 si
16. 14 si
17. 14 si
18. 12 si (5si1e5si1e)
19. 12 si
20. 10 si(4si1e4si1e)
21. 8 si(3si1e3si1e)

Kuyruk
1. 6 sihirli halka
2. 12 si(2a2a2a2a2a2a)
3. 18 si(1a1si1a1si1a1si1a1si1a1si)
4. 18 si
5. 12 si(1e1si1e1si1e1si1e1si1e1si1e1si)

Bitirme
1. Kafanın içini boncuk elyaf ile doldurun.
2. Kulakları dikin
3. Burnu aşağıdan yukarıya sayarak 8. Sıraya takın
4. Gözleri 2 sıra yukarı burun tam ortada kalacak 2 göz arası 8 ilmek olacak
5. Bıyıkları mümkün olduğu kadar ince iplik ( lif ipliği tercih ediniz.)
6. İçinize sindiyse kafayı boşaltıp gözleri vidalayınız. Vidalama işlemini yaparken cımbızla tuttuğunuz plastik vidanın dar ağzını eritmeden ısıtın ısıttığınız dar ağız dış kısıma gelecek şekilde vidalama işlemini tamamlayanız (duyacağınız ses tık tık tık)
7. Kafayı tekrar doldurup gövdeye dikiniz.
8. Kolları dikiniz
9. Bacakları dikiniz
10. Kuyruğu dikiniz
Ve şimdi giyinme zamanı!...


Hobbit 2-Desolation of Smaug



                        Beklenilen ilgiyi görememiş. Hıhhh ben ilk gün gittim. Tıklım tıklım dı bir kere:) Efendim  bu tarz filmleri geldiği gün izlemek ayrı bir keyiftir çünkü bu tarz filmleri sevmeyenler gelmez ilk gün. Hatta sevmeyenleri zorla götüremezsiniz.İkna edemezsiniz...Mesela ben arkadaşıma söyledim ve şu cevabı aldım' Ben Yüzüklerin Efendisi'ni izledim. O ağaçlar neden yürüyordu, anlamadım' :)) Böyle söyleyen birine muhakkak git çok güzel,denir mi:))))

                         Birde gene mi yürüyorlar, diye yorumlar gelmiş. Yaw kadere müdahele edemezsiniz. Herşeyi kendiniz başarmak zorundasınız. Kadere müdahale ederseniz, kırılma olur ve beklenmeyen sonuçlar doğar. Bence anlayana felsefesi olan bir seri...Ben anladım:PP Çok keyifliydi ama sonu pat diye bitti...Tamam devamı gelecek ama ben mi söyleyeyim bir son nasıl yapılır kardeşim ...Hafif bir müzik koy,yolda yürürlerken önce zoomla sonra geriye doğru çek kamerayı ne bileyim işte:))  Neyse; gidin gidin...Güzel...Ben beğendim...


                                                                                                                              İyi Seyirler




                                           

                                               

                                                                                                                               
                                                                                                                                 


                   

İlk Tuval Çalışmamız:)



Evet büyük kuzunun ilk tablosunu özenle sunarız:) Öncelikle orta parçalarda ki simetri kayması bizim suçumuz değil, aldığımız tuvallerin biri diğerlerine göre büyükmüş.Ondan kaynaklanıyor. Resmi çizerken öğretmeninden yardım aldı evet ama boyama kendisine ait. Bizim kız tam bir kız.Şu demek oluyor ki,ben onun yaşındayken bile çok sevmezdim incik,boncuk,resim vs...hatta arkadaşlarım şeker kız Candy falan izlerdi,bense Voltran,He-man:) Fantastik öyküleri pek severdim,nitekim hala öyle:) Tek çocuk olma psikolojisi midir ki? Bi derinlere inmek lazım:) Hani Yüzüklerin Efendisi'nde Orta Dünya varya.Belki bende böyle bir dünya oluşturmuşumdur. Kim bilir?







Blogumun Doğum Günüydü....

 


                       Gerçekten hiç vakit bulamadım bu aralar.Üşümekle meşgulüm. Eee birde evde temizlik yapmakla. Kutu temizliği yapıyorum, olur ya belki ayakkabı kutularından birinden bir sürpriz çıkar falan:) Hahhaa ne espri döndü, çok banal oldu belki ama, söylemeden edemedim:) Efendim bir yılda 20 takipçim olduğu için çok mutluyum:) sevenim çokmuş:)) Dürüst, gerçek yayıncılık ilkemizden vazgeçmeden ekibim ve ben çalışıyoruz:P Onu bunu bilmem ama, yemek tarifleri çok izlenme alıyor.Sen buradan ;şöyle böyle anlat, yaz ...Hava ,civa:) Eee yaşama amacımız yemek.Onun için çalışıyoruz resmen.Bundan sonra bol bol tariflere yer vereceğim.
                      Geçenlerde arkadaşlarımı ağırladım. Tarifleri sonra yazacağım.Ama menü şöyle:



  •                                   Zeytinyağlı lahana sarma
  •                                   Haşhaşlı ve sade, mayalı elde açma çörek
  •                                   Maraş usulü kısır
  •                                   Kuru patlıcan kavurması
  •                                   Sütlü tatlı



                        Ankara'nın kuru soğuğu varya....Çok beter gerçekten. Ben bir lahana oluyorum soğuklarda. Giy,giy giy.... Hani imreniyorum şöyle incecik giyinebilenlere....Sıcak bir iş yerim olsun isterdim. Kader işte.Bizde sevgimizle ısıtıyoruz:)) 'Külliyen Yalan' :)))










29 Kasım 2013 Cuma

Dazer da ne?




                      Dazer ; köpeklerin rahatsızlık duyacağı ses dalgaları yayan ancak onlara zarar vermeyen, sadece yanınızdan uzaklaşmalarını sağlayan aletin adı. Köpekleri terbiye etmek içinde kullanılabiliyor. Benim gibi doğada yürümeyi,bisiklete binmeyi, koşmayı zıplamayı seven ve köpeklerden korkanlar için harika bir alet. 5 yıldan fazlaca bir süredir kullanıyorum.Köpek sürüsü üzerinde denemedim ama  sayıca en fazla 2 köpek üzerinde denediğim çalışmalarımda başarılı oldum.Kaçmasa bile oluğu yerde durup havlamasını kesiyor. Hayvan sever dostlarım bana kızıyor belki şu an ama daha geçen hafta o kısırlaşmalarını istemedikleri köpekler kızımın arkadaşının annesine saldırdı. Bacağında da güzel bir ıssırık var. Aklınızda bulunsun her hastane kuduz aşısını vurmuyormuş.Allah başımıza vermesin ama eğer böyle birşey olursa direk Ankara Hastanesine gidin lütfen. Ben köpek sevmiyor değilim. Korkuyorum ve rahatsız edilmek istemiyorum. Aşırı hayvan sevenlerin , insanları sevmediğini düşünmekten kendimi alamıyorum.. Kısırlaştırma çalışmalarının kesinlikle başlamasını ve  bu kadar çok sürü şeklinde dolaşan köpek olmaması gerektiğini düşünüyorum.Keyifli ve özgürce spor yapabilmek dileğiyle......:))

                                                                                                                              Sevgiler...........

                                        


                     


                                 
                           

                             



                           

Öğretmenler günümüz kutlu olsun



        Kendimle beraber, bütün öğretmen arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum. Geciktim bu kutlamayı yapmak için biliyorum ama fırsat bulamıyorum gerçekten.

        Geçenlerde 'Öğretmen Olmak' konulu bir  kompozisyon yarışması vardı. Katılmayı düşündüm ancak çok iyimser şeyler yazamayacağımda kesindi.Bu sebepten vazgeçtim. Hani hep derler ya 'Ben bir köy öğretmeni olmak istiyorum' diye. Doğru söylüyorlar farkında olmadan. Dişini tırnağına takıp; okulunu, öğrencilerini kendi elleriyle şekillendirmek ,eti senin kemiği benim hocanım diyen analarla konuşmak , baharda bahçesinden topladığı meyvelerini sen yiyesin diye masanın üzerine utanarak bırakan çocukların başını okşamak ,kışın sobayı yakamayınca reklamlardaki gibi annenizi arayıp yardım istemek, yeri geldiğinden kapının kilidini değiştirmek,yeri geldiğinde de sınıfını boyamak hatta boyama işinden sonra sınıfı temizlemek için kolları sıvamak....Ben hepsini yaptım...1 sene Eskişehir'in bir beldesinde görev yaptım. Ağlayarak gittim, ağlayarak döndüm.

           Öğretmenlik' aman banane' demek , dersimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez demek değildir .Öğretmenlik; eline paspası alıp sınıfı silerken,  kendiliğinden bezlerini alıp etrafı temizleyeme çalışan öğrenciler yetiştirebilmektir .Öğretmenlik, sınıfta bir arkadaş gibi olabilmek ama yoldan geçerken düğmesini ilikleyip saygıyla selam veren nesiller yetiştirebilmektir. Sanırım bir yerlerde hata yapıyoruz.Kontrolü tamamen ele alamıyoruz ve bu durumun eksikliğinden dolayı öğrenciye çok fazla ulaşamıyoruz. Bizde insanız ve bizde korkuyoruz haksızlığa uğramaktan. Gerçekten soba yakmaktan, kırık camları gazete kağıdıyla kaplayıp idare etmeye çalışmaktan daha zor bu durum. Ama biz genede sabırla,kararlılıkla, sevgiyle,öğretmenin verdiği mutlulukla, fikri hür vicdanı hür nesiller  nesiller yetiştirebilmek dileğiyle günümüz kutlu olsun diyoruz............

                                                                                                                                    Sevgiler...


 

                  

21 Kasım 2013 Perşembe

Black 2005-Benim Dünyam

         Hint filmleri, kore filmleri,japon çizgi filmleri.....

        Neden bu kadar tutulur oldu? Hollywood filmlerinin görselliği, teknolojisi, komedisinin içinde bile bunalım barındıran havasından bıkıldı da ondan. Yani benim için öyle en azından.Bazen diyorum ki yaş ilerliyor acaba o yüzden mi? diye...Ama bir bakıyorum genç nüfus da benim gibi:) Demek ki bende gencim:)

         Efendim şimdi film abartı gibi geliyor ama  biliyorsunuz ki gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yapılmış bu film.Bunu da düşününce, ne kadar boş işlerle uğraşarak zamanımızın geçtiğini bilmek insanı üzüyor açıkcası...
   
        Amerika'lı ünlü pedegog Helen Killer'in yaşam hikayesinden esinlenilmiş filmde. Kendisi bebekliğinden beri kör,sağır ve dilsiz olup, 5 lisan öğrenmiş,bunun yanında bisiklet,kano,yelkenli kullanmış,yüzmüş,satranç oynamış,birçok makale ve kitap yazmış... Yani işte, film güzeldi,duyguluydu, arkadaşlarım çok ağladıklarını söyledikleri için, mendilim elimde izledim.Ben sulugöz biri olarak,daha çok ağlamayı bekliyordum.Belki bizim Türk versiyonu daha da duyguludur, ben Hint yapımını izledim.Gerçekten sağlığın ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyor insan. Çünkü, babanız bile sizi sağlıklıyken,başarılıyken seviyor...Yokk aman öyle olur mu falan demeyin...Bakın filmdeki o sahne hiçde göz ardı edilecek bir sahne değildi.(SPOILER) Hani artık böyle olmaz artık deyip,kızını dövüp akıl hastanesine kaldırmak istedi ya babası.... Ben orda çok etkilendim, içim sızladı...Birde filmin bitiş şekli çok hüzünlüydü.
       
            Bence herkes izlemeli bu filmi. Kızıma da hafta sonu izletmeyi planlıyorum.Filmde bahsedildiği gibi'imkansız' kelimesi olmasın hayatımızda....
   

                                                                                                                     İyi Seyirler
                                   

Spoiler:

* hayat bir dondurmadır. erimeden tadını çıkarın.

* ben kendim düşmeden önce, ona uçmayı öğretmek istiyorum. yaşlanıyorum, biliyor musunuz?

“herkesin alfabesi a ,b,c,d,e ile başlarken senin alfaben b,l,a,c,k ile başlıyor, bunu bilmen lazım

“tanrı söz konusuysa hepimiz körüz …”

''ben karanlıkta bekliyordum, sen ise titreyen ışığı getiriyordun"

"Ona sözcüklerden bir kanat takacağım, ona uçmayı öğreteceğim"

15 Kasım 2013 Cuma

Hamsi partisi:)



Eşimle geçenlerde hamsi partisindeydik. Dedikleri gibi deniz mahsülleri ikiye ayrılır:
1.Hamsi
2.Diğerleri

:)) Bayılırımmmm hamsiye...Efendim denize kar düşmeden hamsi yenmez derler ya, Niye derler??

Balıklar soğuktan yağ depolamaya başlasın da daha etli olsun diye:)) Bizde öyle değilmiyiz?
Dikkat edin kışın yağlanma daha fazla olur...Bu kısa bilgiden sonra hamsi sevenlere,bol hamsili bir kış diliyorum...

                                                                                                                      Sevgiler


                              

Yaş 25 (-10,+10 ) yolun yarisi:)


Doğum günüm kutlu olsun,mutlu olayım senelerce.....Boncuktan kuş olmadı ama kekden yapılmış güllerim midemde:)) Sürpriz olsun diye bir gün önce yollamış eşim bunları eve:))Yoksa ev çiçek sepeti vazolarıyla doldu:) Beklerim gene bir sürpriz tabii ki:) Evet Ahmet Kaya'nın bu güzel şarkısından esinlenerek yazılmış doğum günü mesajım, facebook'tan güzel dileklerini yazan arkadaşlarım, Özellikle Ayşegül'ün beni duygulandıran, gözlerimi dolduran yazısı, Sevgili Levent'in akşam yemeği sürprizi, arkadaşlarımın benim için düzenledikleri minik kutlamalar....Güzel hediyeler....Herkese çokkkk  teşekkürler :)) Daha da devam ediyor kutlamalarımız. Bu ay benim ayım gerçekten....Eeee yaş 25 yolun yarısı.Standart sapması baya yüksek aralık içeren bir yaş bu yaş:)) Ne yapcaksınız işte öyle:))







                           


                           

                           

                           

                            

1 Kasım 2013 Cuma

Bedenim burda,aklım sende kaldı İstanbul.........



             Gecen hafta sonu 2 günlüğüne İstanbul turu yaptık. Ben en son lisedeydim İstanbul'a gittiğimde ve gezilecek yerlere gitmemiştim. Akrabalarımızın Büyükçeşme'deki yazlığına ve o zamanlar yeni açılmış olan birkaç alışveriş merkezine gitmiştik:( Yani bu tur tamamen benim için düzenlendi ve gerçekten hoş bir doğum günü hediyesi oldu. Planlar,google maps üzerinden yapıldı.Sistemli bir şekilde 2 gün deli danalar gibi gezildi.Tabii ki çocuklar yoktu. Çocuklarla da gezilir diyenler yalan söylüyor çünkü bu kadar yer mümkün değil gezilmez.

              Otobüsle gitmeyi tercih ettik çünkü araba bize hammallıktan başka birşey olmayacaktı. Kamil koç rahat hattı tercih ettik ve rahat bir şekilde 05,00 gibi Esenler'de indik. Kalacağımız yer Kapalı Çarşı yakınlarında bir misafirhaneydi. Fiyatı uygun,temiz,şık güzel biryerdi. Sabah eğer yer olmasaydı bir müddet koltuklarda uyumayı planlıyorduk ki, boş bir oda varmış. Biraz dinlendikten sonra Kapalı Çarşı, Mısır Pasajı ve çevresiyle turumuza başladık .Ne aldım? Hiçbirşey:( Neden? Çünkü elime yük etmemem lazımdı ve çok değişik bişey gördüğümü söyleyemem...Hani şu çakma çantalar anlamında söylüyorum:)) Sonrasında eşimin kuzenlerine sordum da, zaten bu çakmalar öyle ortalıkta değilmiş. Öyle pekde kimse bilmezmiş yerini ve 1000 lira civarındaymış. Hımmm dedim yani işte,ben hiç öyle kılık kıyafet konusunda hırslı biride değilimdir.Pazar gezmesini de çok sevdiğim söylenemez. Bu sebepten pazara birileriyle gitmeyi sevmem. Ayyy dururlar kırk saat bir yerde,bak bak bakk bana afakanlar basar..:)

                  Fotograf çok,ancak aralarından şeçerek koyuyorum.Çok sanatsal fotograflar çektiğim söylenemez.Çünkü amaç, kısa zamanda çok yer gezmekti ve gerçekten çok kalabalıktı.
   
                  Romanların,şiirlerin,şarkıların,aşkların şehri İstanbul,seni çok sevdim. Gene geleceğim. Aklım sende kaldı evet ama, genede ben  İstanbul'un en çok Ankara'ya dönüşünü sevdim:)
















Sırada Yere Batan Sarnıcı vardı. Ne kalabalık ne kalabalık. ....Neyse girdik içeri, bir baktım Sultanlar Sultanalar etrafta:) Hemen bizde bi foto aldık:)













Evet turumuza Sultanahmet Camii ve Meydanıyla devam ettik....Tabii ki öğlen Sultanahmet Köftesini yedik:)










Gülhane Parkı'na gittik ama Topkapı Saray'ını gezemedik. Zamanımızı öyle planlamamıştık .Gidemediğimiz yerler Bahar turunda Aslı'yla beraber olacak inşallah...





Oradan taksiyle biryerlere gittik.Walla hatırlamıyorum:)) Neyse biraz yürüdük falan sonrasında Pierre Loti Tepesine gidebilmek için teleferiğe bindik...










Oradan ise Eyüp...










Huzur veren, insanı alıp götüren bu güzel topraklardan sonra,takayla Miniatürk'e yolculuk başladı...















Evet artık çok yorulmuş ve adım atacak halimiz kalmamıştı...Biraz dinlendikten sonra akşam Taksim,İstiklal turu ve akşam yemeği vakti...Kalabalıktan gelen enerji size de güç veriyor. Çok severim ben böyle cıvıl cıvıl...Yemeği Nevizade'de yedik ..Tabii ki balık,kalamar ayran:)))






Ertesi gün Beşiktaş, Dolmabahçe ,Ortaköy,Bebek....

Sabah eşyaları topladık,Beşiktaş Kamil koç'a bıraktık.Oradan sonra Dolmabahçeyi gezik ve kuzenlerle buluştuk.Ortaköy'de kumpir yedik ve onlardan ayrıldık. Bütün sahili yürüdük. Yorulduk. Trafik berbat , geri dönemedik. Hadi sinemaya gidelim zaman geçsin dedik. Google maps bizi tepelere yönlendirdi. Daha çok yorulduk. Allah'tan taksi geçti önümüzden hemen durdurduk. Ak Merkeze götürdü. Sinema kapalıymış. Geri Bebek'e döndük. Meşhur badem ezmesini yiyerek kendimize geldik.Sahil kenarında oturduk.Akşam Suada da Mezzaluna'ya gidecektik fakat sezon kapanmış. Hadi dedik bizi Beşiktaş paklar. İşte Güzel Beşiktaş'ın o güzel sokaklarında bir balıkçıya oturduk.Hem yedik,hem dinlendik, hem maçı izledik.Sonrasında Starbucks'a kahve keyfimizi yaptık ve dönüş:))